Atatürk ve Çocuk
Atatürk ve Türk Çocuğu
ATATÜRK’ün özel sekreteri Ekrem URAZ, Avni ALTINER’e ATATÜRK’ün ölümünden sonra Marmara Köşkü’nü gezdirirken bir şaheser olan yüksek vazoyu göstererek:
"Bak Hafız, (Ekrem URAZ herkese hafız derdi) bu vazo bir tane değil, iki tane idi ve bu iki tane vazo ATATÜRK’e Çin’den gönderilmiş olup kıymetine paha biçilemeyecek kadar değerli ve antika Çin yapısıdır. Geçen sene, gene böyle benim çocukla sınıf arkadaşını buraya getirmiş gezdiriyordum. Kızımın sınıf arkadaşı tablolara bakayım derken arkasındaki vazoya çarpınca devrilen vazo yerde parçalara ayrılıverdi. Hepimiz dakikalarca heykel gibi kaldık. Uykusuz geçen geceler boyunca, ATATÜRK’e nasıl hesap vereceğimi düşündüm. Defalarca intiharı düşündüm. Nihayet Gazi istasyondan doğruca Marmara Köşkü’ne geldiğinde kendisine görünmemeye çalışıyordum. Birden ATATÜRK’ün sesini duydum:
– Ekrem nerede?
Yanındakilerden biri, kendisine vazonun kırılma hikayesini hemen o dakika anlatmış. ATATÜRK’ün sesini yine duydum. ‘Ekrem’i getirin.’
Kendimi birden karşısında, ayaklarına kapanmış buldum. – Kalk Ekrem! Çocuğa bir şey oldu mu?
– Hayır efendim
– Çocuğun kalbini kıracak bir şey söyledin mi?
– Hayır, fakat vazo…
– Vazonun kırılmasının hiçbir önemi yoktur Ekrem. Yalnız bir Türk çocuğunun kalbi kırılmasın. Esas önemli olan budur.”
Ne mutlu bize, onun nesline; bir tek gün bile kalbimizi kırmayan bir lider tanıdık, yaşadık, yaşıyoruz, yaşatacağız.
(KAYNAK: İlknur Güntürkün KALIPÇI, Esprileri ile İçimizden Biri ATATÜRK, s. 268,269)